Kamu Hukuku ile Özel Hukuk Arasındaki Sınır

29 views
9 mins read

Hollanda’daki çevre koruma ve şehir planlama uygulamalarında kamu hukuku ile özel hukuk arasındaki sınır, kamu otoritelerinin doğrudan özel hukuk işlemleriyle bağlantılı olduğu tüm durumları kapsar. Örnekler, izin verme, hukuki işlemler, kamulaştırma veya kamu-özel sektör ortaklıkları gibi konuları içerir. Bu tür durumlara, büyük altyapı projelerindeki kamu-özel sektör ortaklıkları (PPP), atık yönetimi ile ilgili sözleşmeler, kentsel yenileme için yapılan ön sözleşmeler veya idari işlemlerle ilgili yasa dışı talepler örnek olarak verilebilir (Hollanda Medeni Kanunu 6:162 maddesi). Bu karmaşık alanda birkaç etkileşim vardır: özel hukuka dayalı bir sözleşme yükümlülüğü, bir kamu izni olmadan yerine getirilemezken, kamu kararları da sivil sorumluluğa yol açabilir. Mali suistimaller, dolandırıcılık, rüşvet, kara para aklama, yolsuzluk veya uluslararası yaptırımların ihlali ile ilgili sorunlar bu gri alanlarda sadece bireysel projeleri değil, aynı zamanda tüm kurumsal ve piyasa sistemine olan güveni de zedeleyebilir.

Savurganlık

PPP yapılarındaki veya kamu-özel sektör sözleşmelerindeki savurganlık, hem devletin hem de piyasa ortaklarının kredi yeterliliğini etkiler. Örneğin, bir belediye, yeşil enerji altyapısının bakımı için yeterli fon ayırmaz veya sanayi bölgelerinin yenilenmesi için eksik bütçeler belirler. Bu bütçelere dayalı kararlar alan taraflar daha sonra hoş olmayan sürprizlerle karşılaşır: geç ödeme, ek maliyetler veya ekstra garanti talepleri. Bankalar ve kurumsal yatırımcılar, bu risk için ek primler uygulayarak, sürdürülebilir inşaat ve yenileme finansmanını engeller. Ayrıca, muhasebe savurganlığı iç denetimler ve dış denetimlerin başlatılmasına yol açabilir, ödemelerin iptal edilmesi ve sözleşme ihlalleri gibi durumlar ortaya çıkabilir, bu da uzun süreli itibar zedelenmesine neden olabilir.

Dolandırıcılık

Kamu hukuku ile özel hukuk arasındaki sınırda dolandırıcılık, kamuya yönelik gereksinimlerden kaçmak amacıyla sözleşmelerin veya araştırmaların verilerinin kasten tahrif edilmesi şeklinde kendini gösterebilir. Örneğin, bir danışmanlık şirketi, özel ve kamu çevresel değerlendirmelerinde, hızlı izin almak ve yatırım maliyetlerini azaltmak amacıyla toprak veya su kalitesi hakkında yanıltıcı veriler sunabilir. Bu tür dolandırıcılıklar tespit edildiğinde, örneğin bilgi edinme hakkı (WOO), çevre koruma otoritelerine yapılan şikayetler veya içerden gelen ihbarlar yoluyla, izinler iptal edilebilir, sözleşmeler feshedilebilir ve sivil yükümlülükler yeniden değerlendirilir. Hukuki belirsizlik, projenin daha fazla ilerlemesini engeller ve rekabetçiler ve komşular tarafından tazminat taleplerine yol açan dava süreçlerini başlatır.

Rüşvet

Kamu ile özel sektör arasındaki sözleşmelerde rüşvet, hem idari kararların hem de özel sözleşmelerin bütünlüğünü zedeler. Bu, şirketlerin, kamu görevlilerine veya komisyon üyelerine rüşvet karşılığında “danışmanlık ücretleri” veya “yönetim ücretleri” gibi masrafları gizlemesi durumunda ortaya çıkabilir. Kamu planlamasında, rüşvet, imar planlarında veya izinlerde onayların hızla ve geniş bir şekilde yapılmasına yol açabilir, bu da genellikle değerlendirme kriterlerinin göz ardı edilmesine sebep olur. Özel hukukta ise, yolsuzluk, piyasa oyuncuları arasında haksız rekabete yol açarak onları ihale yasaları ve rekabet yasaları çerçevesinde dava açmaya zorlar. Rüşvet tespit edildiğinde, ceza soruşturmaları başlatılır, sözleşmeler iptal edilir ve izinler geçersiz sayılır; bu da projelerin uzun süreli gecikmelerine ve milyonlarca dolarlık taleplere yol açar.

Kara Para Aklama

Çevresel ve şehir planlaması projelerinde kara para aklama, kamu-özel sektör ortaklıkları gibi büyük altyapı projelerinde, suçlu grupların yasadışı elde ettikleri parayı, gayrimenkul veya enerji projelerine yatırım yaparak aklama yoluyla gerçekleşir. İlgili fiyatlandırma ve bakım maliyetlerinin kasıtlı olarak şişirilmesiyle kara para aklama işlemi, devlet ve özel sektördeki denetim sistemlerini zayıflatır. Belediyeler veya proje ajansları, faturalama hatalarını veya artan fiyatları her zaman izlemeyebilir ve yasadışı sermaye yasal ortaklıklarla karışabilir. FIU-NL veya FIOD gibi uyarı sistemleri hesapları bloke edebilir ve sözleşme ödemelerini iptal edebilir. Bu, inşaat projelerinin durmasına, yüklenicilerin iflas etmesine ve kamu fonlarının dondurulmasına neden olabilir, bu da iyileştirme ve yatırım programlarının engellenmesine ve sürdürülebilir gelişmeye duyulan güvenin kaybolmasına yol açar.

Yolsuzluk

Kamu hukuku ile özel hukuk arasındaki gri alanda yolsuzluk, karar alma süreçlerinde çıkar çatışmalarının yapısal olarak yerleşmesiyle kendini gösterir. Örnek olarak, belediye meclisi üyelerinin, bağışlar veya diğer yan çıkarlar karşılığında sözleşmeler vermesi veya gayrimenkul pazarında geliştirme programlarının siyasi bağlantılar sayesinde ayrıcalıklı hale getirilmesi verilebilir. Bu, serbest piyasa rekabetini zedeleyerek, kamu ihalelerinin ve özel sektör projelerinin adil olmayan bir şekilde yönlendirilmesine yol açar. Yolsuzluk tespit edildiğinde, parlamento soruşturmaları veya denetim raporları ile müdahaleler başlar ve ilgili tüm sözleşmeler yeniden değerlendirilir, ihale prosedürleri başlatılır ve yeni entegrasyon protokolleri oluşturulur. Bu tür müdahaleler, projelerde yıllarca süren gecikmelere neden olur ve hem kamu hem de özel sektör aktörlerinin itibarına zarar verir.

Uluslararası Yaptırımların İhlali

Uluslararası yaptırımlara uyum, çevre ve şehircilik projelerinde kritik bir rol oynar. Örneğin, bir konsorsiyum, AB veya BM yaptırım listelerinde bulunan yabancı finansman kaynakları veya tedarikçilerle çalışıyorsa, bu durum izinlerin ve hibelerin anında iptal edilmesine yol açabilir. Hem kamu otoriteleri izin veren taraf olarak hem de özel sektör ortakları sözleşme tarafı olarak, Finans Bakanlığı tarafından yüksek para cezalarıyla karşılaşabilir ve gelecekteki Avrupa fonlarından dışlanabilir. Bu tür ihlaller, projelerin yeniden müzakeresini veya sözleşmelerin feshedilmesini zorunlu kılarak önemli altyapı ve enerji dönüşümü projelerinin aniden durmasına neden olabilir. Uluslararası ortaklar projelerden çekilme kararı alabilir, bu da projelerin hızla durmasına yol açar.

Previous Story

Kentsel Planlama

Next Story

Su Hukuku

Latest from Çevre ve İmar Planlaması

Su Hukuku

Hollanda’da su hukuku öncelikle Su Yasası (Waterwet), AB Su Çerçeve Direktifi (WFD) ve tatlı ve tuzlu

Kentsel Planlama

Hollanda’daki kentsel planlama, ulusal yasalar (örneğin Çevre Koruma Yasası) ve bölgesel planlar ile yerel imar planlarının

Toprak Kirliliği

Toprak kirliliği, Hollanda’daki en acil çevre sorunlarından biridir ve arazi kullanımı ve kalkınma projelerinde önemli bir

Proje Geliştirme

Hollanda’da çevre yönetimi ve arazi kullanımı alanındaki projelerin geliştirilmesi, ekonomik hedeflerin ve sürdürülebilir kalkınmanın elde edilmesinde